Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, 30 Eylül 1207 tarihinde bugün Afganistan sınırları içinde bulunan Belh Şehrinde doğmuştur. Babası Bahâeddin Veled, döneminin önde gelen din bilgini ve mutasavvıfı olarak tanınırken, “Sultanül-Ulemâ” unvanıyla anılıyordu. Annesi Mü’mine Hatun, dindar bir aileden gelmekteydi. Mevlânâ, bu manevî atmosferde yetişmiş ve ailesinden derin dini ve ahlakî değerler öğrenmiştir.
Moğol istilası tehdidi nedeniyle ailesi Belh’ten ayrılıp çeşitli yerlerde konakladıktan sonra, Anadolu’ya gelerek 1228 yılında Konya’ya yerleşmiştir. Bu yerleşim, Mevlânâ’nın hayatında bir dönüm noktalarından biri olmuş, buradaki ortam onun fikirlerinin şekillenmesinde büyük rol oynamıştır.
Eğitimi ve Manevî Rehberleri
Mevlânâ’nın eğitimi, ilk olarak babası Bahâeddin Veled’in rehberliğinde başlamıştır. Babasının vefatından sonra Seyyid Burhâneddin Muhakkik Tirmizî’nin tasavvuf öğretisi altında derin manevi deneyimler yaşamış ve kendisini bu yolda geliştirmiştir. Seyahatleri sırasında dönemin önde gelen alimlerinden fıkıh, tefsir ve kelam alanlarında dersler alarak hem zahirî hem de batınî ilimlerde derinleşmiştir.
Şems-i Tebrizî ile Karşılaşması
Mevlânâ’nın yaşamındaki en büyük dönüşümlerden biri, 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaşmasıyla yaşanmıştır. Bu manevi dostluk, Mevlânâ’nın hayatına yepyeni bir boyut katmış ve onun eserlerinde sevgi, hoşgörü ve teslimiyet gibi temaların merkezde olmasına yol açmıştır. Ancak Şems’in gizemli şekilde ortadan kaybolması, Mevlânâ’ı derinden etkilemiş ve bu ayrılığı eserlerinde hissettirmiştir.
Eserleri
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin eserleri, sadece tasavvuf alanında değil, edebiyat ve ahlakî değerler açısından da önemli bir yere sahiptir. Başlıca eserleri şunlardır:
- Mesnevî: Altı ciltlik bu eser, tasavvuf öğretisini hikâyeler ve metaforlar aracılığıyla anlatır. Mevlânâ’nın en çok bilinen ve okunan eseridir.
- Divan-ı Kebir: Mevlânâ’nın coşkun bir şekilde kaleme aldığı gazel ve rubailerden oluşan lirik şiirler kitabıdır.
- Fıhi Mâ Fıh: Sohbetlerinden derlenen bu eser, onun öğretilerini daha açık bir dille anlatır.
- Mektubat: Mevlânâ’nın dostları ve mürşitlerine yazdığı mektuplardan oluşur.
Felsefesi ve Evrensel Mesajı
Mevlânâ’nın felsefesinin merkezinde sevgi, hoşgörü ve birlik yer alır. “Ne olursan ol yine gel” çağrısı, onun tüm insanlığı kapsayan anlayışını özetlemektedir. Mevlânâ’nın düşünceleri, dünyanın farklı coğrafyalarından insanların ilgisini çekmiş ve onun bir evrensel sevgi önderi olarak anılmasını sağlamıştır.
Vefatı ve “Şeb-i Arûs”
Mevlânâ, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya’da vefat etmiştir. Bu tarih, “Şeb-i Arûs” (Düğün Gecesi) olarak anılmaktadır ve onun Allah’a kavuşuşu olarak kutlanır. Mevlânâ’nın mezarı, Konya’da “Mevlânâ Müzesi” olarak ziyaret edilen önemli bir manevi merkezdir.